Mart ayı benim için yeni yazarlarla tanışma ayı gibi oldu. Öncelikle, Şubatta ilk kitabını okuyup çok beğendiğim Yıldızkız kitabının devamı olan "Yıldızlı Sevgi"yi okudum sonra da yeni yazarlara geçtim.
Yıldızlı Sevgi:
Yıldızkız kitabının devamı niteliğinde bir kitap. Tabii ki sevdim, çok güzeldi. Ama ilk kitabın tadı bir başkaydı doğrusu.
Televizyona Düşen Çocuk Gip:
Ünlü İtalyan yazar Rodari'nin bir kitabı. Kitap klübünde seçildiği için okudum ama maalesef hiç beğenmedim. O kadar zor bitirdim ki, ödev gibi. Dili çok sıkıcı geldi. Fakat bu kadar büyük bir yazar için hemen karar vermek istemiyorum. Evde bir kitabı daha var, onu da okuyacağım. Onu da beğenmezsem beğenmedim diyebilirim.
İncik Tom'un Sırrı:
Okul öncesi kitabı olarak yazılmış ama oku öncesi çocuklar için fazla hata barındırıyor. Bu sebeple, İtalyan filmi tadı almak isteyen büyüklere önerebilirim :)
Sineklerin Tanrısı:
Bu kitap modern klasikler içerisinde anılıyor ama ben yeni öğrendim ve yeni okudum. Ve de kesinlikle çok beğendim. Meğer filmi de varmış ama bir gün denk gelirsem izlerim, yoksa özellikle aramam. Çünkü kitap o kadar güzel gözlerinizin önünde hayal ettiriyor ki herşeyi, zaten film izler gibi okuduğum için gereksinim duymuyorum.
Kırmızı Saçlı Kadın:
Evet itiraf ediyorum, daha önce hiç Orhan Pamuk okumamıştım. Ortaokul-lise yıllarımdaydı sanırım (çok net hatırlamıyorum), bir kitabını almıştı annem, ben de okuyum diye kaç kez elime alıp, ilk bilmem kaç sayfasını defalarca okuyup anlamayıp bırakmıştım. Bu kitabı öyle içine zor girilebilen kitaplardan değil. Merak uyandırıcı ve ben çok rahat okudum. Bana akıcı geldi. Kesinlikle çok beğendim ve çok etkilendim. Başka kitaplarını da okuyacağım.
Dizboyu Papatyalar:
Daha önce Tomris Uyar da okumamıştım. Senaryosunu yazdığı filmlerden, dizilerden izlediklerim vardı ama kitabını hiç almamıştım. Eşim bana doğumgünü hediyesi olarak bütün kitaplarını aldı.Ben de bununla başladım. Beğendim. Darısı diğerlerine.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder