27 Kasım 2015 Cuma

Ekim Kitapları




Ekim ayında, oğluma okuduğum okul öncesi kitaplar :) haricinde, resimde görmüş olduğunuz kitapları okudum. 

Kuyucaklı Yusuf

Yıllar yıllar evvelinden beri, Sabahattin Ali'nin Kürk Mantolu Madonna'sını okumak ister, ya unutur, ya erteler, ya üşenir bir yandan da hala okumamış olduğum için utanırdım. Bir türlü okuyamamıştım ta üniversiteden beri. En sonunda geçtiğimiz aylarda, internetten kitap siparişi verirken ana sayfada gözüme takıldı da, aldım okudum nihayet. Ve bunca yıl okumamış olmama, ertelememe kahrettim. Ne kadar muazzam bir kitapmış meğer. Yoksa yaşanan aşk mı muazzammış demeli?.. O kadar içime işledi, o kadar sevdim ki, kitap bende Sabahattin Ali'nin bütün kitaplarını okuma isteği uyandırdı. Sanki hepsi Kürk Mantolu Madonna kadar güzel olacaktı, sanki hespi o kitabın birer devamıydı, belki başka versiyonlarla. Bu hislerle , önce "Canım Aliye Ruhum Filiz"i aldım okudum. Onu da pek beğendim. Sonrasında ise Kuyucaklı Yusuf'a geldi sıra. Önceleri, belki ilk 50 sayfa, içine girmekte zorlandım romanın. Kullanılan eski dil, konunun girişinin belki de daha az ilgimi çekmesi, kitaba dalmamı zorlaştırdı. Ama kitabı çok çok zorlanmadıkça, yarım bırakmayı hiç sevmediğimden devam ettim. İyi ki de etmişim. Özellikle de son 50 sayfada inanılmaz heyecanlandı. O sıkıcı başlayan kitabın nasıl olup da bu denli heyecanlı bir romana dönüştüğünü bile anlayamadım. Akıcı bir şekilde kayıp gitti. Bittiğinde yine bir boşluğa düşüyor insan. Ama bu sefer nedense, Sabahattin Ali'ye ara vermek istedim. Kullandığı eski (yani günümüze göre eski tabii) dilden olsa gerek, yordu biraz.


Mucizeleri Saymak

Bu kitap, esasen çocuk kitapları kategorisinde satılıyor. Ama bence hem çocuk hem yetişkin kitaplarından biri. Hem konusu, hem anlatımı beni inanılmaz etkiledi hatta vurdu diyebilirim. Yazarın dili akıcı kullanmasının yanında, çevirmenin başarısı da su götürmez. Kalın sayılabilecek bir kitap olmasına rağmen bir çırpıda bitti. Gişe kaygısı olmayan bir yönetmen tarafından filmi çekilse ne güzel olur. Ben kitabı film izler gibi okudum, çok güzeldi.

Willow Chance adlı küçük kızın, annesi ve babası bir trafik kazasında öldükten sonra başından geçenleri anlatıyor. Aslında konu son derece iç karartıcı gibi görünse de, ajitasyon yapıp okuyucuyu ağlatmaya yönelik hareketler barındırmıyor. 

Kitabın arka kapağında şöyle diyor: "Mucizeleri Saymak, hayatın görkemini kutlayan, şaşırtıcı, eğlenceli, nefis bir dönüşüm öyküsü. İzin verin, Willow Chance size de iyi gelsin." 

Willow Chance, bana iyi geldi.


Sevdalı Bulut Masalı

Nazım Hikmet'i elbette şiirleriyle tanırız. Masal yazdığını bilmiyordum doğrusu. Dahil olduğum kitap klübünün bu ayki kitabı olduğu için edinip okudum. İçerdiği öğeler bakımından güzel, verdiği mesajlar bugün de geçerliliğini koruyor maalesef. Dışardan bakıldığında bir masal kitabı evet, ama buna bir masal demek gelmiyor içimden. Ben biraz sıkıldım okurken. Nazım'ın şiirlerini tercih ederim :)

Sadece işe gidip gelirken yolda okuduğum için epey yavaş ilerliyorum okuma konusunda. O yüzden ayda ancak 3-4 kitap okuyabiliyorum. Ama bazen, "keşke bugün kahve ve battaniye eşliğinde bütün gün kitap okuyabilsem" diye içimden geçirmiyorum desem yalan olur :) Size de olur mu öyle? Hele de yağmurlu havada, pencere kenarında sıcak kahve eşliğinde kitap okumak ister misiniz?



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder